Doyumsuzluk Üzerine

İnsan; canlılar arasında en doyumsuz olanıdır. Doğası gereği bencilliği ve her şeyin daha fazlasını isteme tutkusu ile yaşar. Çünkü insanoğlu açtır. Ruhsal açlığı vardır, bedensel açlığı vardır..Açlığını tatmin ettikçe de ‘acaba daha iyi bir nesneyle tatmin edebilir miydim?’ kaygısı başlar. Çünkü beynimiz buna programlıdır. Dopamin ürettikçe daha çok haz alır. Aldığı yüksek hazzı tattıktan sonra daha çok dopamin üretmek ister.

İşte günümüzdeki ruhsal sorunların bir çıkış noktası da burasıdır. Çünkü artık her şeye daha kolay ‘ulaşıyoruz.’ İstediğimiz, aklımızdan geçen her şey elimizin altında. İstediklerimize ulaşmak için pek bir ‘efor’ sarfetmemize gerek kalmıyor. Fakat bize bu da yetmiyor. Daha fazlasını isteye isteye olanakların hepsini tüketiyoruz. Geriye pek bir seçenek kalmıyor. Seçim yapabilme duygusunun verdiği hazzı da kaybediyoruz. 

Epiktetos’un çok güzel bir cümlesi var. “Sana ait olmayan şeyleri ararken, senin olanları da kaybedersin.” diyor. Aslında insanları biraz gözlemledikten sonra, tüm kısır döngünün burda başladığına şahit olabilirsiniz. 

‘İstemek-Daha fazlasını istemek-Elindekini de yitirmek.’

İşte tüm film burdan sonra kopuyor.

Hakkında Neslihan GİRGİN

Psikolog ve Aile Danışman Neslihan GİRGİN Kapadokya Üniversitesi Psikoloji mezunu olup, Sembol Psikolojik Danışmanlık Merkezinde terapistlik faaliyetine devam etmektedir.