Mutluluk Yanılgısı

Mutluluk nedir? Bir varış noktası mı? Bir hedef mi? Mutluluk bir duygudur. Süreklilik gerektiren ve ona ulaşmak için yoğun çaba isteyen bir varış noktası değildir. Yıllar boyu insanlık, mutluluğu tanımlamak ve anlamını çözmek için çokça çaba sarf etmişlerdir. Evet insanların temel arayışı mutluluktu ve bu hedefe ulaşmak için farklı yollar izleyeceklerdi. Fakat bu arayış aslında çok da mantıklı bir süreç değildi. Çünkü mutluluk bulunabilen ve sürekliliği sağlanabilen bir kavram değildi. Mutluluk yaratılan bir duyumdu.

Bahsettiğim gibi mutluluğun tarihçesi, felsefe, psikoloji ve diğer disiplinlerde uzun yıllara dayanan bir araştırma konusu olmuştur. Antik Yunan filozoflarından Aristoteles, mutluluğun insanın en yüksek iyi olduğunu ve erdemli bir yaşamı sürdürmekle ilgili olduğunu öne sürmüştür. Platon ise, mutluluğun bilgelik ve erdemle ilgili olduğunu savunmuştur. Ortaçağ boyunca, Hristiyan düşünürler mutluluğu, Tanrı’ya yakınlaşma ve cennet gibi kavramlarla ilişkilendirmişlerdir. Aydınlanma dönemiyle birlikte, mutluluk ve insan hakları gibi kavramlar daha fazla önem kazanmış ve bireysel mutluluğun peşinde koşma fikri daha yaygın hale gelmiştir. Modern psikolojinin gelişimiyle birlikte, mutluluk ve psikolojik refah arasındaki ilişki daha fazla araştırılmış ve anlaşılmıştır. 20. yüzyılın sonlarında ve 21. yüzyılın başlarında, pozitif psikoloji adı verilen bir alan mutluluğu incelemeye odaklanmış ve insanların mutluluğu artırmak için nasıl adımlar atabilecekleri üzerine araştırmalar yapılmıştır.

Alex Garland’ın bir kitabında ‘sonsuz mutluluk’ kavramına yorduğum güzel bir alıntı geçiyor: “Hala cennete inanıyorum. Fakat artık biliyorum ki orası arayıp bulabileceğim veya gidilen bir yer değil. O; bir şeylerin parçasıyken hayatta hissettiğin andır ve o anı bulursan sonsuza dek sürer.”

Mutluluk; mutsuzluğu da deneyimlemekten geçer. Bu deneyim; hislerinin derinliğini ve anlamını arttırır. Böylece mutluluk; yaşanırken tam anlamıyla deneyimlenmesi gereken ve kolay vazgeçilmeyen bir duygu haline gelir. İyi anılar ve deneyimler, kötü zamanların ve zorlukların olmadığı bir dünyada değerini kaybeder. Bu nedenle, mutluluk ve mutsuzluk arasındaki denge, duyguların aşınmasını ve sıradanlaşmasını engeller. İyi olmadan kötü, kötü olmadan iyi anlamsız hale gelir. Unutmamalısın ki hayatın; her duruma hakkı vardır.

Hakkında Neslihan GİRGİN

Psikolog ve Aile Danışman Neslihan GİRGİN Kapadokya Üniversitesi Psikoloji mezunu olup, Sembol Psikolojik Danışmanlık Merkezinde terapistlik faaliyetine devam etmektedir.