Bugün bahsetmek istediğim konu; günümüzde en sık karşımıza çıkan ve terapilerde en çok rastladığımız ilişki modellerinden bir tanesi. Yani ‘Narsist’ ve ‘Borderline’ ilişkisi. Narsist ve borderline kişilik bozukluğu olan bireyler arasındaki ilişki, oldukça karmaşık ve zorlayıcıdır. Bu iki kişilik bozukluğu, ilişki dinamiklerini derinlemesine etkiler ve sıkça çatışmalara, duygusal manipülasyonlara ve zorluklara neden olabilir. Bu blog yazısında, narsist ve borderline ilişkisinin özelliklerini, ortak sorunları ve olası çözümleri ele alacağım.
Narsist kişilik bozukluğu, bireyin aşırı özsaygı ve kendine aşırı güven duygularıyla karakterize olduğu bir durumdur. Narsistler genellikle diğer insanları manipüle etmeye eğilimlidirler ve duygusal olarak empati kurmakta zorlanırlar. Partnerlerini, onun özgüveninin arttırıp artmadığına göre seçerler. Benlik saygısını koruma ihtiyaçı her zaman devam ettiği için, kendisini hayatının merkezine koyacak ve adeta ona tapacak kişileri ararlar. Onları cezbeden şey; karşıdaki kişinin kişiliği, karakteri veya yaşam gayesi değildir. Partnerinin gözünde vazgeçilmez olduğu sürece ilişkiyi son hız sürdürmeye istekli olurlar. Fakat hisleri de kendileri gibi daha yüzeyseldir. Birinin ona benzersiz veya özel olduğunu sık sık dile getirmesini isterler. Sürekli dikkat, onaylama ve övgü ihtiyacı ararlar. Başkasını tarafından kıskanılmak hoşlarına gider. Başarı ve güç hakkında yoğun fantezilere sahiptirler. İlişkide yetki duygusunu tatmayı çok sever. Borderline kişilik bozukluğu ise, duygusal dengesizlik, kimlik belirsizliği ve yoğun ilişki karmaşası ile karakterizedir. Borderline bireyler genellikle ilişkilerinde ani duygusal patlamalar yaşarlar ve yakın ilişkilerde korkuyla veya terk edilmeyle ilgili yoğun endişeler taşırlar. Bu insanlar aşk için yaşar. Birine bağlanmayı boşluk; huzursuzluk ve yalnızlık duygularına çare olarak kullanır. Onlar ilişkideki bir tür yapışkandır. Hızlı ve güçlü bağlar kurar ve o kişinin yanlış kişi olduğunu düşündüren her türlü bilgiye direnirler. Ayrılma fikri; temeldeki terk edilme korkularını tetikler ve böylece ayrılmamak için her şeyi yaparlar. Bu sebeple de karşısındaki kişiyi idealize etmeye çok müsaittirler. Kafasında yarattığı o karaktere aşık olurlar. İşler kötüye gittiğinde, ilişkiden kopma konusunda en çok zorluk çeken kişi genellikle borderline karakterler olur. Çünkü kendi içinde tutarsızdırlar. Bir tarafları oldukça mantıklı düşünür ve bu ilişkinin yürümediğini, ayrılması gerektiğini bilirken diğer tarafları ise ayrılma adımını atmaktan çok korkar çünkü yaşamındaki en büyük kaygıları budur. Yaşamlarıyla başa çıkmakta yetersiz hissettiği için sık sık birisiyle birlikte olmak isterler. Bu onlara kendi başına olmaktan daha güvende hissettirir.
Narsist ve borderline kişilik bozukluğu olan bireyler arasındaki ilişkide, çatışma ve drama sıkça yaşanır. Narsist birey genellikle kontrol ve üstünlük arayışındadır, bu da borderline partneri için duygusal istikrarsızlık ve güvensizlik hissi yaratabilir. Borderline bireyin yoğun duygusal tepkileri ve endişeleri, narsist partneri için rahatsız edici olabilir ve çatışmalara yol açabilir. İlişki genellikle duygusal manipülasyonlarla doludur ve her iki taraf da karşılıklı anlayış ve empati eksikliği yaşar. Bu tür bir ilişkiden çıkış, genellikle zorlu ve zaman alıcıdır. İlk adım, her iki bireyin de kendi kişisel iyiliğine odaklanmasıdır. Borderline birey, duygusal denge ve kimlik sağlamak için terapi ve destek aramalıdır. Narsist partner ise, empati geliştirme ve ilişki dinamiklerini anlama konusunda terapiye ihtiyaç duyabilir. Her iki bireyin de sınırlarını belirlemesi ve kendi ihtiyaçlarına saygı göstermesi önemlidir. İlişkinin sağlıklı bir şekilde sona ermesi gerekiyorsa, her iki tarafın da duygusal olarak olgunlaşması ve kabul etmesi gereken bir süreçtir. İlişki sonlandırıldıktan sonra, her iki bireyin de kendi kişisel gelişimlerine odaklanması ve sağlıklı ilişki dinamiklerini öğrenmeleri önemlidir. Bu süreçte, terapi, destek grupları ve kişisel gelişim kaynaklarından yararlanmak önemli olabilir. Sonuç olarak, narsist ve borderline kişilik bozukluğu olan bireyler arasındaki ilişki, zorlayıcı ve çatışmalı olabilir. Ancak, her iki bireyin de kişisel gelişimine odaklanması ve kendi ihtiyaçlarına saygı göstermesiyle, sağlıklı bir şekilde ilerlemek ve yeni, sağlıklı ilişkiler kurmak mümkündür.
